İç Döküntüsü-5

Anılar,insanlar,duygular… Herbirinin içimde biriken kırıntıları…

Geçmiş ve gelecekle olan kavgalarım, anıların altında boynu bükük bağırışlarım… Altından kalkamadıklarım ve çok zaman kazandığım savaşlarım… İçimdeki kız çocuğuna verdiğim öğütler, kazandığım nasihatler…

Photo by Kellie Churchman on Pexels.com

Her şey birikmiş içimde. Yogayla farkettim ki bu birikmişliklerden arınmak ilk hedefim olmalı çünkü ilerlediğim yolumda bana ağırlık yapan ve özgür bırakmam gereken birçok eski, anı var… Biraz daha sakinleşmeye arınmaya ihtiyacım var. Bu ihtiyaca karşılığı hem beden hem zihin hem de ruh olarak cevap vermem gerekiyor. Akıyor zaman, gidiyor bir şeyler ama tutmaya uğraşmamalı.En baştada sevme biçimimin arınması gerekiyor. Sahiplenme duygum ve annelik iç güdüm aşırı yüksek. Bu nedenle sevdiğim insanlara baskılar, sınırlar koyuyorum.Bunun olmaması gerektiğini biliyorum ve fark ediyorum. Dönüşmeye niyet ediyorum.

Bana hizmet etmeyen düşünce ve inançlarımı bırakmaya başlıyorum. Zihnin kısırdöngüsünden çıkmaya, yeni bir bakış açısını benimsemeye başlıyorum. 

Bilincin, var olan her şeyden daha güçlü olduğunu kavrıyorum. 

Don Miguel Ruiz, Dört Anlaşma kitabında şöyle diyor:

“Bizden önce yaşamış insanlar bize nasıl olmamız gerektiğini öğretiyor. Yeni bir insan doğduğunda, var olan toplumsal kuralları onun zihnine empoze ediyoruz… Neye inanmalıyız, neye inanmamalıyız; ne kabul edilebilir, ne edilemez; ne iyidir, ne kötüdür; ne doğrudur, ne yanlıştır… Dünyada nasıl davranmamız gerektiği bize sunulmak üzere hazır bekliyordu. Biz bu inançları seçmedik hatta belki karşı çıktık ama sonuç, inançlara – anlaşmaya – katılarak boyun eğmektir. Ben bu sürece insanları ehlileştirme süreci diyorum. Ehlileştirme sürecinde, yeterince iyi olabilmek için zihnimizde bir mükemmellik imgesi yaratırız. Onaylanmak ve kabul görmek için bir imaj… Ama bir türlü bu imaja uygun olamayız. İmajı biz yaratırız ama bu imaj gerçek değildir. Asla bu gerçekdışı imaja uygun mükemmellikte olamayız! Mükemmel olmadığımız için de kendimizi reddederiz. Bu yıkıcıdır. Hayatınız boyunca hiç kimse, sizin kendinize verdiğiniz zarar kadar sizi sömürmedi.” 

“İçinizde ne kadar güçlü olduğunuzu anladığınızda, dış dünyanızdaki her şeyin gücünü ve potansiyelini katlanarak artırırsınız.” 
Steve Maraboli

Dilara…

İç Döküntüsü-4

“Zihnini hakim olabilen içndeki öze de ulaşmış demektir.”satırını okurken aklıma gelenler;

Photo by Tatiana Syrikova on Pexels.com

Bu hayatta her zaman sıfatlarıma yakışır şekilde hareket ettim. İyi bir öğrenci, iyi bir evlat, iyi bir kız çocuğu, iyi bir çalışan… Tüm kalıplara sığamadığımın farkında olmama rağmen hep bir kalıba uyum sağlamaya çalışmışım. Ama bu ben değilim. Daha özgür daha bir şekil almayanım ben. 

Akışa bırakıp da kendimi gitmek pek alışkanlığım değil şu zamana kadar hep planlı ilerledim. Her şeyin bende bir neden-sonuç ilişkisi vardır. Amaçsız, hedefsiz adım atmam. Ama şimdi ne oldu? Önemli olan istediğine ulaşmak değil de o yoldayken öğrendiklerinmiş en çok sana haz veren kaynaklar…

Yolun sonu insana kendisini sorgulatıyor. Duygularını ve hedeflerini tekrar tarttırıyor. İnsan yeni yollar arıyor. Konfor alanında sabit oturmak bana yaramıyor. Yeni heyecanlar, yeni hedefler istiyor zihnim. Yataktan kalkarken bir amaç istiyor anlamlı kılan günü, geceyi…

Sevmek de en büyük yeteceğim ama bundan baya yara aldım diyebilirim, yine de seviyorum. En başta da kendimi. Çünkü biliyorum ki sevmek bana içten içe huzur veriyor.

Gün geldi. Sıfatlardan arınma vakti. Kendi özüne dönme, yeni hedefler belirleme ve onlar uğruna ter dökme vakti… Dilerim, bu yeni yollarda yeni yeni dersler öğrenirken yepyeni bir ben inşa edebilirim.

DİLARA ÖZTÜRK

İç Döküntüsü-3

Doğa ananın kucağında çimlere uzanmanın ağaçlara sarılmanın köpekleri sevmenin keyfini sürüyorum. Yazıyorum,düşünüyorum. Güzel gelecek bu yıl bana inanıyorum.
Daha az olmaya niyetimle daha da güzel günler göreceğim inanıyorum.
İçimde her şey kararında,ne eksik ne de fazla.
Hayatın her getirdiğini sevgiyle karşılayacağım. Beni ben yapan katı kurallarımı yakacağım.
Yepyeni bir hayat inşa edeceğim çünkü benim hayatımın mühendisi benim. 🙂
Ve inanıyorum bir insanın kendisi dönüşürse hayatı da o yönde dönüşür. Dönüşmeyen şeyler eskir ve kokar. Ama değişmek demiyorum bak, dönüşmek diyorum. Ben aslında sadece ben değil biraz senim de…
Hiç umrumda değil bazı şeyler çünkü rüzgar essin fırtına benim.

RÜZGAR ESSİN,FIRTINA BENİM!

Doğaya aşığım,kargaların yüceliğine rüzgarın yüzüme yüzüme esişine…. Aşığım… Birazdan Aya Yorgi’ye tırmanacağım. Dinlene dinlene,sakin sakin,acele etmeden tadını ve keyfini çıkara çıkara…
Tıpkı hayat yolculuğum gibi, pes etmeden yavaş belki ama emin adımlarla,hedefime odaklanarak…
Seviyorum Büyükadayı… İnsanlarını,hayvanlarını,ormanını ve denizini… Kendimi burada kaybedişlerimi ve sonra Aya Yorgi tepesinde kendimi buluşlarımı.
Arınmak ve kutlama yapmak için güzel bir yer… 🙂

 Mutluyum her anıma şükran doluyum. Teşekkürler hayat. Seni seviyorum. 
07.04.2021/Büyükada

DİLARA ÖZTÜRK

İç Döküntüsü-2

Çok üzüldüm,eğrildim,büküldüm. Dikildim. Daha da çok şekil değiştireceğim belli. Değişimin getirdiği acı ve benim direnişlerim sanırım en çok körükleyen yalnızlığı.

-Bak gördün mü? Kayboluyor yetilerim. Duygularım çok yoğun, kelimelerle dost değilim ama. En çok da bu delirtiyor içimi.”

yazmışım defterimde bir yerlere.

Bu cümlelerin beraberinde sizle de Özgür Bacaksız‘ın “Deli Çocuğun Güncesi” kitabından birkaç satır paylaşmak istedim.

“Nerede olursan ol bir çocukluk saflığında kal,sineye çek,sığın kendi içine. Kızma,kükreme,ses etme, ürkütme içindeki insanı. Sessizlik elzemdir,bırak öyle kal. Yağmurun sesini dinle, sessiz gözyaşları dök,götür uzaklara kendini… Her kargaşadan uzaklara, tüm gürültülerden uzaklara,sessiz adımlarla kimseye görünmeden.

Durdur güçlü arzularını,atlama taşan sele.

Hayatın tüm tutarsızlıklarını bir kenara bırak, sözlerin yokluğu zor gelse de inan içindeki mırıltıya.

Derin bir kuyudur bu yolculuk,sesin dibine varmaz…

Sessiz kaldığın yerde kal.”

“İçinizdeki mırıltıları duyabilmeniz dileğiyle…”

Dilara ÖZTÜRK

İç Döküntüsü-1

Kendimden kaçmaktan yorgun düştüm. Kendimi sorguladım, bolca kavga ettim. Törpülenmesi gereken köşelerimi törpülemeye niyet ettim. Hüznümü dağıtıp maviye vermem gerektiğini söylediğim şarkımı mırıldandım. Bazı yönlerimden özgürleşme kararı aldım. Bu sefer sözde kalmasın uygulamaya geçsin temennisiyle yazıyorum. Daha sakin, daha memnun ve kendimle daha barışık bir insan olma hayaliyle… Sevgili kedicik sana teşekkür ederim.

Teşekkürler Urla mavinle sardığın için beni, en ihtiyacım olduğu anda.
04.03.2021-Urla,İzmir